dışarda pırıl pırıl bir nisan güneşi parıldıyor, işten gelmişim. gece çalışmak yoruyor insanı, ama çalışmaktan daha çok insanların basit oluşu yormuştur beni. bir sanatçı türkiye'de sanattan geçimini sağlayamıyorsa ne yapar? bu sorunun cevabı çok uzun tıpkı bir kadına neden aşk beslediğinin cevabı gibi. ah keşke bende o basit insanlar gibi mi olsaydımla bitecek yol ama bitmiyor işte. her şey çok uzakta, yazdan kalma bir gün aslında huzur dene şey, gelip geçici. ve böyle bir yalnızlığın ortasında sen çıkıyorsun karşıma, senle konuşmayı özlüyorum. arasam, arayamıyorum belkide bi hayalin kurgususun içimde, hem bu saatte uyuyorsundur, seni uykundan uyandırmaya kıyamam.
çocuklar oynaşıyor parkta, henüz okula gitmeyen veletler bunlar, küçüçük şeyler yetiyor gülümsemelerine. bir an gene büyük bir umut doluyor içime, yaşamak ne güzel şey diyorum kendi kendime. her şeye rağmen galiba en çok sevdiğim ay bu nisan, ne güzel yakışır taşıyabilen kadına bu isim değil mi?
bukağısı paslı bi gülüş birikiyor içimde, bi ses şöyle mırıldanıyor bana. "yılkı da yorga yürüryen bi at gibidir aşk" cengiz aymatovun hangi romanından aklımda kalmış bu satırlar anımsamıyorum, önemi de yok zaten. sonra benim çileli mavi tutkum geliyor dağarçığıma, ah diyorum kumda izini bırakıyor martılar gene....
sabiha gökçen ermeni soykırımından arta kalan bi yetimmiş, ve büyük atatürk onu evlat edinip, bi savaşçı olarak yetiştirmiştir. osmanlının enderun mektebi geleneğinin devamı.. bak gene girdik memleket meselelerine, kafa kağıdımda giriş çikış mühürleri belirsiz bi yığın düşünce geziniyor. oysa sadece seni öpmeyi düşlemek istiyorum, kristal bir hece gibi uyumayı göğsüne inmiş iki yıldızın arasında ama gel gör ki olmuyor. içi dışı bi dünya dertle dolu insanın. kurtulabilene aşk olsun bu yeraltından
keşke o peri gelip marin mavi bi kelebek gibi konsa yüreğime, gitmese hiç. çok sevdiğim bi japon haikusu geliyor akılcığıma: kırana bile bağışlarmış kokusunu, diyorum: çiçekli erik dalı.... ah bu zalim dünya
26 Nisan 2012
21 Nisan 2012
yapayalnız
dönenip toplaşıyor kuşlar
dans ediyorlar maviyle
sanırsın göklerde miting var
oysa aşağıda sen yapayalnızsın
ben yapayalnız...
|
tk
|
11 Nisan 2012
beklemek üzerine
evet biz bir kaç kişi seni orada bekliyor olacağız
ben, çınar, deniz ve bir de nisan güneşi
derdimiz tasamız yalnız sen olacaksın
çınar zamanın ne kadar uzun olduğundan bahsedecek
deniz - ah sen benden de maviymişsin a çocuk- diyecek
güneş sarı sıcak elleriyle sımsıcak dokunacak yüreğine
bense susup; ne kadar şanslıymışsım meğersem diyeceğim kendi kendime
evet biz bir kaç kişi seni orada bekliyor olacağız
ben, çınar, deniz ve bir de nisan güneşi
(ama sen gelmeyeceksin)
(ama sen gelmeyeceksin)
temel kurt/ 11 nisan
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Yeni adresim
ara ara aşağıdaki adresimde yazacağım https://atesinsesi.wordpress.com/ /
-
Yağız atın derisinde şaklayan kırbacın sesi Arnavut kaldırımlarıyla döşeli sokağın diğer ucundaki iki katlı ahşap evin önünde oynayan kızlar...
-
"Pazartesiler karışmış Salılara Ve hafta bütün bir yılla: Kesemez zamanı Bezgin makaslarınız sizin Ve günün bütün adları Yıkanıp gider ...
-
seninle anlam bulan kırmızı soluğum yüzümün o suskun mavisi her şey ölüyor sevgili. oysa sen çocuk İsalar gibisin hâlâ! öptükçe ellerini, ye...