Tolstoy'un Savaş ve Barış romanında bir Prens Andrey tiplemesi vardır, o kendini herkesten üstün ve büyük görür, yapamayacağı hiç bir şey olmadığına inanır yani bir nevi Napolyon sanmaktadır kendini. (dünyanın onun için yaratıldığına inanan bir Napolyon) Ta ki vurulup düştüğü savaş meydanında gökyüzünün- o sonsuz maviliğin- gözlerininin önünde son bir kez kımıldadığını görünceye dek. İşte o son anında şu fani dünyada her insanın bir karınca yükü taşıdığını anımsar. Sonsuz büyüklüğün, sonrasız tek şeyin içimizdeki o küçücük karınca yükü mutluluk yani hayatla barışımız olduğunu anlar...
Sen sustuğun yerde bile içime atılmış bir çiziktin, başucumda hep yanan bir kandil misali seni hep içimde yanık tutmaya çabaladım. Uzakta olsan bile içime seslenen bir karınca yüreğiydin, sende kendimi her defasında yeniden keşfediyor, içimin aynalarında kendimle bir kez daha yüzleşiyordum. Ama çokça zaman sanılara hapsolmak insan için acıların en beteridir... ellerin üşüdüğünde şiirlerimin bir el olup senin ellerini tutmasıydı yaşadığımız, hiç bir zaman gerçekle yüzleşmeyen bir sanıydın, seni ben yaratmıştım ve sen yalnızca benim içimde değerliydin...
İçimde bir antik gömü gibi seni sonsuza dek saklayacağımı bil ve gerçekliğe hiç bir vakit aldırış etme sakın. çünkü gerçeklik çokça zaman düşün kendisidir.
1 Kasım 2009
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Yeni adresim
ara ara aşağıdaki adresimde yazacağım https://atesinsesi.wordpress.com/ /
-
Kimi kadınlar vardır nehirlere benzer Denize dökülmeyi düşler masmavi bakışları Oysa bir tek zamandır bunu başarabilen Işığ...
-
Suların duru, masalların gri olduğu bir ülkede; saçları temmuz güneşinde kızaran başağı andıran, gözleri karanlıkta gümüş ayd...
-
bilir misin lavanta kokusunu? hiç rastgeldin mi gün batımına? çok konuşasın varken,susup kaldığın olmadı mı hiç? yoksa ...
3 yorum:
Çok çok güzel bir yazı atesinsesi..
Yüreğine sağlık.
Sanırım kimse bu kadar önemsenmemeli. Ah bir de nasihatımı kendim tutabilseydim...
ve Andrey küçük bir kızın yalanıyla ölür..
Yorum Gönder