
Tersane işçileri işe gidiyor gün doğarken
Sıcak simit kokuyor ortalık
Trenler yalnızlığımı taşıyor ötelere
Yoksul bir halk gibiyim sensiz.
Oysa kimsin ki;
Bir anlamın ötesinde neyim var, gözlerine sığınan.
Ölüm meleği gelip fısıldıyor gittiğini
Gitmekte var, diyorum, dönüp de bulamamak da
Kuşku kuyusu kalbim.
Güvercinlerin terk ettiği bu şehirde
Ellerimde şarabi kederlerin dizginleri
Salındığım kör kuyularda
Hep yanı başımdaydı soluğun.
Bir fısıltı gibi içten ve doğası gereği
Ay kadar yalnız, gece kadar sonsuz...
2
Görüyor musun yıldız dolu yine gökyüzü.
Kimi bağırarak şiir okumakta,
Kimi suskun, dinler gibi yalnızca.
Haydi, söyle sevgili hangi yıldız bizi çağırmakta komüne.
Gök kuduruyor, ufukta fırtına,
Çan çiçekleri topluyorum sana,
Uyuyup, uyanıyorum,
Varamıyorum sabahıma...
3
Bir yıldız karanlığın yastık ucuna koyup başını dalıyor uykusuna,
Sabahın göğsünde uyanıyor güneş.
Vızıldıyor yaban arısı,
Irmağın çağıltısını,
Susuyor şair…
İki şehri birbirine taşırken güvercin postaları,
Kalbimin karakutusunda ölmüş bir türkü oluyor adın.
4
İsli yalnızlıklardan geçtik,
Paslı, gri maskeler taktık,
Aldanmayı denedik çok kez,
Ama olmadı, birikti yine kalanlar aynı düşte.
Sevmek bir şehri yakmaktı,
Küllerinden doğmaktı belki.
Kelebek göçleri gibi kalabalıktı acılarımız,
Deniz kınına küsmüş,
Yılanımız kavına eskimişti,
Aynaların öte yüzünde suspus griliklerdik biz...
5
Tut ki saçlarını örüyorsun atkuyruğu,
Bir kız gülümsüyor yüzünde yeniden.
Tut ki atlıkarıncada bir çocuğuz,
Dağlarımıza sürüyoruz gecenin mor atlarını.
Tut ki ben hiç sevmemişim seni,
Bu gece yıldızlarda yitik
Sırlarımızı örüyor zamanın örümceği
Susmayı öğrenmiş kalbimiz.
Tut ki ölmüşüm,
Cehennemliğim,
Ne çıkar...
Tut ki hâlâ seviyormuşum seni.
Temel Kurt
Sıcak simit kokuyor ortalık
Trenler yalnızlığımı taşıyor ötelere
Yoksul bir halk gibiyim sensiz.
Oysa kimsin ki;
Bir anlamın ötesinde neyim var, gözlerine sığınan.
Ölüm meleği gelip fısıldıyor gittiğini
Gitmekte var, diyorum, dönüp de bulamamak da
Kuşku kuyusu kalbim.
Güvercinlerin terk ettiği bu şehirde
Ellerimde şarabi kederlerin dizginleri
Salındığım kör kuyularda
Hep yanı başımdaydı soluğun.
Bir fısıltı gibi içten ve doğası gereği
Ay kadar yalnız, gece kadar sonsuz...
2
Görüyor musun yıldız dolu yine gökyüzü.
Kimi bağırarak şiir okumakta,
Kimi suskun, dinler gibi yalnızca.
Haydi, söyle sevgili hangi yıldız bizi çağırmakta komüne.
Gök kuduruyor, ufukta fırtına,
Çan çiçekleri topluyorum sana,
Uyuyup, uyanıyorum,
Varamıyorum sabahıma...
3
Bir yıldız karanlığın yastık ucuna koyup başını dalıyor uykusuna,
Sabahın göğsünde uyanıyor güneş.
Vızıldıyor yaban arısı,
Irmağın çağıltısını,
Susuyor şair…
İki şehri birbirine taşırken güvercin postaları,
Kalbimin karakutusunda ölmüş bir türkü oluyor adın.
4
İsli yalnızlıklardan geçtik,
Paslı, gri maskeler taktık,
Aldanmayı denedik çok kez,
Ama olmadı, birikti yine kalanlar aynı düşte.
Sevmek bir şehri yakmaktı,
Küllerinden doğmaktı belki.
Kelebek göçleri gibi kalabalıktı acılarımız,
Deniz kınına küsmüş,
Yılanımız kavına eskimişti,
Aynaların öte yüzünde suspus griliklerdik biz...
5
Tut ki saçlarını örüyorsun atkuyruğu,
Bir kız gülümsüyor yüzünde yeniden.
Tut ki atlıkarıncada bir çocuğuz,
Dağlarımıza sürüyoruz gecenin mor atlarını.
Tut ki ben hiç sevmemişim seni,
Bu gece yıldızlarda yitik
Sırlarımızı örüyor zamanın örümceği
Susmayı öğrenmiş kalbimiz.
Tut ki ölmüşüm,
Cehennemliğim,
Ne çıkar...
Tut ki hâlâ seviyormuşum seni.
Temel Kurt