29 Eylül 2010

ZOKA

bazen içinin zulasına sığınır,
orada yalnızca kendi sesini duyarsın.
eski bir dizenin yumuşacık eli
gelip okşar yüreğini.
sonra;
"iyiki de böyle yaşamışım" der,
kendine gene ondan bahseder,
anason kokularında gülümsersin zamana.

t.k

26 Eylül 2010

MAVİ KUŞ

bir mavi kuş var yüreğimde
çıkmaya can atan
ama ben ondan güçlüyüm, kal,
diyorum ona, kimsenin
seni görmesine izin veremem.

bir mavi kuş var yüreğimde
çıkmaya can atan
ama viski döküyorum üstüne
sigara dumanına
boğuyorum,
fahişeler, barmenler ve
bakkal çırakları hiçbir zaman
bilmiyorlar onun orada
olduğunu.

bir mavi kuş var yüreğimde
çıkmaya can atan
ama ben ondan güçlüyüm,
yat lan aşağı, diyorum ona,
ocağıma incir dikmek mi
niyetin? Avrupa'daki kitap
satışlarını sabote etmek mi?

bir mavi kuş var yüreğimde
çıkmaya can atan
ama zekiyim, sadece
geceleri izin veriyorum çıkmasına,
herkes yattıktan sonra.
orada olduğunu biliyorum, derim
ona, kederlenme
artık.

sonra yerine koyarım yine
ama hafifçe öter
tamamen ölmesine de izin
vermiyorum
ve birlikte uyuyoruz
gizli antlaşmamızla
ve insanı ağlatacak kadar
güzel, ama ben
ağlamam, ya
siz?



Charles Bukowski

24 Eylül 2010

sana dair




hiç kimsenin iyi gelmediği yerden sarıyorsun yaralarımı, hiç kimsenin dokunamadığı yerden kanatıyorsun sonra,
uzak bir yerden geliyor sesin,
hiç kimsenin uyandıramadığı yerden uyandırıyorsun...

21 Eylül 2010

hesap kitap

bazen insan yalnız kendisiyle kalır. hemen herkes ömründe çokça yaşar bu anı. kadersizliğine kızar, en büyük cezayı da kendine verir. insan kendisiyle konuşunca yani kendi içine kapı aralayınca orada hayat insana bir yük olur. bagajın yüke döndüğü yolda hayat çekilmezdir artık. işte böylesi anlarda büyük düşlerinden küçük mutluluklarına sığınır çokça insan. ama ben bunu da başaramayanlardan olmuşumdur çokça zaman...

15 Eylül 2010

13 EYLÜL'ÜN ŞİİRİ

fabrikaları, okulları, mabetleri, kışlaları
kerhaneleri, otelleri, köyleri, şehirleri
ki çocukları yaşatmak için
ve işte bu halk gene erkenden yollara düştü.

onlar ki; hayata bembeyaz bir yol açmak için
yankısıydı yalnızca kendilerinden kopan bir çığın...

13 Eylül 2010

BAZEN



bazen eylül yağmurunun penceremdeki tıpırtısına benziyordu bakışların,
bazen kar altında bir Anadolu kasabasına giden
uzun yol otobüslerinin buğulu camlarına.

bazen yanına gelmekten korkup bir sigara daha yakıyordum,
bazen korkularımı yenip gül bahçende korkuluk oluyordum.

bazen hüzünlerim mavi,
bazen esmer
ama mutluluk ikimize de çokça hep uzaktı...

t.k

Yeni adresim

ara ara aşağıdaki adresimde yazacağım https://atesinsesi.wordpress.com/ /