21 Şubat 2015

yüreğimle konuştum




dün gidecek hiçbir yer bulamadım
ve konuşacak hiçbir dost
bir parkta oturdum
ve yüreğimle konuştum.

seni yüreğime anlattım
trende omzuma başını koyup uyumandan
Beşiktaş vapurundan
Kızkulesi'nden
doğduğun günden
makarna tariflerinden
ince hastalığından
asabi oluşundan
kağıt helvasını çok sevdiğinden
ve hoşçakal bile demeden gidişinden bahsettim.

sonra seninle
tesadüfende olsa
karşılaşma ihtimalini sordum yüreğime
açlığın çaresi vardı da
aşkın çaresi yoktu her zaman:)

sonra medeniyetten kalma sorunları konuştuk
ekmeğin kapkara olduğundan
kaç para kazandığımdan
memleket meselelerinden
yapmak istediğim şeylerden
yarıda bıraktıklarımdan
yanlış yaptıklarımdan
yazdığım şiirlerden konuştum yüreğimle.

anlayacağın
bütün çıkışlar tutulduğunda
bütün kapılar yüzüme kapandığında
ben dün bir parkta oturdum
ve yüreğimle konuştum...

tk/1998





19 Şubat 2015

ÇAYKA




Dalıp gitmişti vapurun korkuluklarında. Sıra sıra dizili portakal renkli can simitleri ilişti gözüne. Martılar süzülüyor, çalkalanan deniz köpürüyordu. Şehrin iki yakası arasında kalmış yapayalnız bir yürekti işte. Hasret toprağını sürüyordu dizeleri (toprağına gömsem köklerimi /bi yağmur yağsa/yüzünde yeşerse papatyam/öpsem öpsem doyasıya...) Şimdi cigarayı söndürüp denize atsa, bindiği vapur hiç kıyıya yanaşmasa, dolansa dursaydı böyle hep... Ama olmuyordu! Hayatın bir kıyısı vardı her zaman. Hangi kıyıya baksa orada onu görmekten mi bıkmıştı, yoksa her şeyde onu yaşamaktan mı? Bilemiyordu, dahası bilmekte istemiyordu. Ne karmaşık, ne amansız bir bilmeceydi aşk! İşte o vakit susuyor, keşkelere sığınıyordu. Bir yediveren ağacına konmuş serçelere benziyordu yüreği o vakit, sığmıyordu içi içine. Usulca gözlerini kapayıp unutmak istedi her şeyi, dört bir yanını mavi karanlıklar sarmıştı şimdi. Bir ormanda terkedilmiş küçük bir çocuk gibi yolunu yitirmiş, kalakalmıştı bu dipsiz karanlığın orta yerinde. Issız, ıpıssızdı zaman. Ansızın bir martı çığlığıyla açtı gözlerini. Uzakta eflatun sisler içinde kalmıştı şehir. Adalardan esen çam kokulu rüzgârlar doluyordu içine. Doyasıya nefes alıp verdi kaç kez anımsamıyordu. İskeleye yanaşan vapurun çalkalandırdığı denizde köpük köpük anaforlar oluşuyordu. Bir balıkçıl sulara dalıp ağzında karnı gümüş grisi balıkla havalanıyor, onu bir başkası takip ediyordu. “bak oğlum hayat durmaksızın sürüyor işte” diye geçirdi aklından. Sonra nedenini, niçinini düşündü bu sürekliliğin. Aklının bir yanı kendini yiyip bitiriyor, diğer yanı “hayat maviş bir figürde ondan be” diyordu bitmeyen bu çelişkide; içinden dışına bir git geldi duyguları… Her şeyi o vapurda bırakıp inmeliydi aşağıya. Bir acı çöreklendi göğsüne. Sustu. Sustukça daha da koyulaşıyordu deniz...

Martılar çığlık çığlığa onu çağırıyordular karaya, erguvan ağaçları elini uzatmıştılar ona tut diye.

Güneş pırıl pırıl bir yol açmıştı karanlığında...

Yürümekti(yaşamaktı) ona kalan... Kanat çırpmak, uçmayı düşlemekti ve de.






ateşinsesi

17 Şubat 2015

Devrim






Belki çok uzaktı o gün,belki çok yakın
Aynalardaki buğuya yazılmıştı adın
Gülüşünü taşıyordu tüm sokaklar
Sessiz bir şiir okur gibi yürüdüm ardında...

tk



9 Şubat 2015

Rosa'ya Soneler




Çokçası yediverenleri,erguvanları sever
Oysa ben çamları,söğütleri sevdim
Yani çiçekleri kalplerinde açan ağaçları...

Bazen karanlıkta yalnız olmanın korkusuna düşüyorum
Bazen de senden uzakta olmanın korkusuna
Öyle uzun yağıyor ki yağmur
Öyle güzel ki yağmurun sana benzemesi

**

Okyanusun kalbi
Bir asmalı kilit kapılarda
Sanırsın yazdan kalmış bir yara
Bu güneşli ekim
Kıyılar sana yakın, mavi ona uzak
Oysa yangından tek kurtarabildiğin o sözcükler hep aklında...

***

Fenerini her gece yaktığım şu küçücük dünyamda 
Seni içimde bir ateş gibi düşündüm
Sonra tuttum böylesi aklıma gelmeni sevdim
Sen ki; içimde bir arya gibiydin
Sesin akşam alacasında bir sığırcık sürüsü

tk


5 Şubat 2015

İthakiler




Yola çıkan yanında taşımalı kalbini
Hangi yıldız kuzeyde parlamaktadır bilmeli
Hangi dağ kaç yaşında bilmeli
Bilmeli gecelerin neden suskun olduğunu

Birini seversin de onun asla haberi olmaz ya bundan
Zaman akar ya kendi neşesiyle
İşte en çok bu kor adama
Sevmemeli belkide becerebilmeli bunu
Sahi ırmaklarda uyur mu geceleri?

İthaki'ye dönmeyi düşlüyorum
Çocukluğumun o masal yurduna
Birde yine seni bulabilmeyi orada
Oysa senin hiç umrunda değil sevilmek
Dünya kötü çünkü, geceler uzun
Sırf bu yüzden haklısın belki
Ama İthakiler kalbindedir insanın
Unutmamalısın bunu...

tk



3 Şubat 2015

türkiye iŞÇi sınıfına selam



onların arasında yürürken
gözlerimde martılar uçuşuyor
en güzel şiir bu olsa gerek
:)

1 Şubat 2015

Yeni adresim

ara ara aşağıdaki adresimde yazacağım https://atesinsesi.wordpress.com/ /