27 Nisan 2010

mavi bir kadına sonat





sonra büsbüyük bir göl çıktı karşısına
hiç görmediği kadar büyük bir göl
suları masmavi ve patiska cinsindendi
bunun anlatılanın o büyülü mavilik olduğu geliverdi dağarcığına
acıp kanatlarını iki yana, bıraktı kendini boşluğa

sonra daha önce hiç görmediği kadar yüksek bir dağa rasgeldi
ağzı alevler saçıyordu ve öfkeliydi oldukça
korktu
büyükbabasının anlattığı ejderha masallarını anımsadı
bir şahin gibi yükseldikçe yükseldi yukarlara doğru
manzara harikaydı.

sonra bitmek bilmez bir bulutun içinden geçti
beyaz altından som bir saraydaydı sanki
kimse görmemişti henüz onun gördüğü bu şehri
ama neden bilmiyordu, geçmişinden bir ses onu başladığı yere çağırıyordu
gözlerini açtığında sımsıcak yatakta iki kişiydiler

t.kurt

18 Nisan 2010

SON SÖZ




boğazından lıkır lıkır geçen
şu suyun kıymetini bil
nedir ki bu mavilik deme
pencereden görebildiğin kadar
göğün kıymetini bil
kıymetini bil çiçek açmış bademin
güneşli odanın çamurlu sokağın
beyazın siyahın yeşilin
pembenin kıymetini bil
dirilik öyle bir şey yurekte
sevinçle çırpınır
kavak yelleri eser insanın başında
insanoğlu kızar öfkelenir savaşır
halk için girişilen savaşta
o korkulu sevincin
öfkenin kıymetini bil
bil ki bu
budur iste
güneş yalnız dirileri ısıtır
güneşin kıymetini bil.



oktay rifat...

15 Nisan 2010

Şair kafasından geçenlerin ne kadarını kağıda dökebilir, diye sordumdu kendi kendime

SEVGİ DUVARI



sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa
kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi
dilimizde akşamdan kalma bir küfür
salonlar piyasalar sanat sevicileri
derdim günüm insan içine çıkarmaktı seni
yakanda bir amonyak çiçeği
yalnızlığım benim sidikli kontesim
ne kadar rezil olursak o kadar iyi

kumkapı meyhanelerine dadandık
önümüzde altınbaş altın zincir fasulye pilakisi
aramızda görevliler ekipler hızır paşalar
sabahları açıklarda bulurlardı leşimi
öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri
çöpçülerin elleriyle okşardın beni
yalnızlığım benim süpürge saçlım
ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi

baktım gökte bir kırmızı bir uçak
bol çelik bol yıldız bol insan
bir gece sevgi duvarını aştık
düştüğüm yer öyle açık seçik ki
başucumda bir sen varsın bir de evren
saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi
yalnızlığım benim çoğul türkülerim
ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi

CAN YÜCEL


okurken dünyayı çıkarları için döndürmeye çabalayan,bütün hayatını bu rant yarışına adayanları düşünürüm hep ve başka bir yerde başka bir zamanı düşlerim...

2 Nisan 2010

Yeni adresim

ara ara aşağıdaki adresimde yazacağım https://atesinsesi.wordpress.com/ /