24 Nisan 2016

Derin düşünceler

Sahaftan aldığın bir romanın içinden bu takvim yaprağı çıkarsa ne yaparsın,beş ağustos 1984 de ne olmuştur,yıllarca neden kimse dokunmamıştır bu takvim yaprağına, bunları düşündüm,bu arada iyi bir roman,tavsiye ederim:)



4 Nisan 2016

hayat üzerine kısa bir not





Bazen etrafında olan bir şeyin etkisi olan şeyden büyük olur,kahrolsun büyük çaresizliğimize dersin.

bazen hayat bir sözcüğe sığar,bazense...
Keşke şu büyücüler gerçek olsa, bana da üç dilek hakkı verse, dersin, oysa hayatın acı gerçekleri önünde aşılması imkansız duvarlardır artık,becerebilirsen ancak o duvarlarda bir delik açarsın,ama ötede gördüğünde bazen bir başka duvar olur.
Aşkı bulduğunu sananlar şunu iyi bilmelidirler: sıkı bir dostluğu bulamayanlar asla aşkı da bulamazlar,onların bulduğu cinselliktir ki bunun binbir kılıfı vardır.uzun ve şehirler arası otobüs terminallerinde sigaranı yakmak için ateş istediğin iyi insanlarda vardır, iyi insanların çok olduğu ülkeler dostluğun çiçekli bahçeleri gibidirler. Kimi de senin yarandan bile habersiz tanıdıklarla çevrilir hayatın,bu da çileli bir bahçe olur olsa olsa
Aniden Francesko Sances’e gelen haberi anımsar o kitabı tekrar okumak için elini insanlığın o büyük kitaplığına uzatırsın ama orada entrikalara ve ihanetlere batmış diziler furyasından başka bir şey yoktur artık,ah dersin Kitapcı Mendel olsaydı bulur,buluşturur, verirdi aradığım kitabı
tk

1 Nisan 2016

şaka

puslu bir nisan günü uzaklardan gelecek sıkı bir şakayı beklerken schubet'in cello seranatını dinlerken uyuyakalmışım. rüyamda eskiden okuduğum bir romanı(arjantinli yazar humberto costantini'nin francısko sanctıs'in uzun gecesini) tekrar okurken buldum kendimi.bir arada rüyada olduğumu bilmeden önceden okuduğum sonuna neden benzemediğinide sordum kendime bu  okuduğum sonun.uyandım ,dışarda incecik ve serin bir yağmur başlamıştı ve müzik cd si hala çalmaktaydı. içimde beklediğim şey her neyse bir türlü yüreğimi ferahlatmamıştı,zaten ben oldum olası büyük düşler kurdumdu.eşit ve özgür bir dünya düşü gibi,oysa yaşadığım ülkede insanların çoğunluğunun kimi seçtiği ortadaydı.beni çoğul söylersek bizi başka bir zamanın kapısından geçirecek güzel bir şakayı beklemeyi hakediyordum,ama şakacı galiba bugünkü treni kaçırmıştı. kendime bu yaşadığımız günlere şaka gibi gelen bir şiir okumaya kara verdim.


bir fısıltı gibi içten
doğası gereği yalın ayak
bir çocuktum ben masallarda
bal kabağından saraylarda büyüdüm
fareden atlarla geçtim dörtnala gençliğimi
şimdi saatler gecenin çanını çalıyorken
bekliyorum en güzel şakasını AŞKIN
ama hiçbir şey büyüdüğümü fısıldamaktan başka bir şey söylemiyor kulağıma
çeviriyorum numarayı
hatlarda işkence sesleri
babil'in asma bahçelerini yakıyor barbar meşaleleri
düştüğüm yer asla bir tavşan deliği değil
güvercinlerin vurulduğu meydanlarda açıyorum gözlerimi



tk


Yeni adresim

ara ara aşağıdaki adresimde yazacağım https://atesinsesi.wordpress.com/ /