30 Nisan 2009

KÜPELİ ŞİİR



Ardıç kuşlarını kovalıyor çocukluğum
Gökkuşağına boyalı bir bulutun peşi sıra.
Öpüştüğüm yerde şiir yarası
Keskin bir bıçağın kanattığı hece.

Ayakkabı bağcıklarımla intihara meyilli
Kurşuni bir sabahın bukağısı kaplarken içimi
Güvercinlerin üç adım berisi suskun şu şehirde
Penceremde yağmur damlalarının aceleciliği

Tak kulağına şu mayıs yelini
Kanasa süt kokar puslu havalar
Sürgün vermiş kiraz çiçeği olur ellerin
Birleşince halkın geleceği için.

t.kurt

28 Nisan 2009

YASEMİN KOKAN MEKTUP




Bilmek çok ağır bir yüktür sevgilim
Dolanır gecenin karanlık tundralarında.
Vakitlerin tenha ve en aceleci kuşkularıyla
Karşılanır bütün sabahlar.

Bilmek zorbalıktır kimi sevgilim
Sabırsız bir kılıçtır kınında
Keser sevdanın kristal göbeğini
Bir ananın acı çığlığıyla.

Her şey uzaktır kimi sevgilim
Ne kadar yaklaşırsan o kadar uzak
Uyanıverirsin bütün rüyalardan eninde sonunda.
Gizli, saklı, yalan, dolan
Hayatın şu gümüş karanlığında
Derler ki; susarak sevebilmektir tek güzel kalan.

28 Nisan 2009

21 Nisan 2009

KARANLIK




Anıların derin boşluğunda
Sesinin metalini paramparça ediyor bu çağ
Gecenin tenhasında yitip gidiyor denizin maviliği de
Ve örtüyor her şeyin üzerini ölü gölgelerle
Sense o son fotoğraftaki karanlık odaya sığınıyorsun
Siyah beyaz artık benliğin bile…

t.kurt

20 Nisan 2009

...


Sabahın beşi
Gün ağarıyor yavaşça
Büyük ihtimal uyumaktasın daha
Dışarıda incecik bir hilal ışıldıyor
Serçe cıvıltıları kaplıyor dört bir yanı
Bak beyaza kesmiş ayva çiçekleri
Gelip bir güvercin konuyor bamtelime
İçimde bir çiğ tanesi oluyor adın.

Sen benim yağmur suyumsun
Çiğ göllerimde toplaşan.
Minik ördeğimsin
Seviyorum seni!

t.kurt

18 Nisan 2009

TARÇIN




Türkü türkü içime çeksem seni
Nefes nefese bölüşsek sevdayı
İki yıldız ışıldardı göğsünde
Bir hilal doğardı vaat edilmiş toprağından...

Dudağına biber sür.
Öpesim var seni
Çıldırasıya kucaklıyasım
Tarçın eritesim ağzında.

t.kurt

16 Nisan 2009

DÜŞ




Konuşunca daha bir çocuk oluyorsun
Sesinde tufan günlerinin o dizginsiz telaşı
Sis çanları asılı gecelere
Karanlığın ucu bucağı yok
Bak bir mezar daha kazıyor ölü aşklara gölgeler.

Her şey uzaktır kimi yıldızlar kadar
Kimi yanı başında bir kaya gibi suspus.
Ve aylar, yıllar nasıl gelip geçmiştir bilenmez hiç bir zaman
İçinde bir sızı birikir dünden kalan
Ve bilirsin güneşe boylu boyuna uzanınca yılan
Kav değiştirir acılarına gerinerek.

Uzat ellerini göğe çıkalım
Şu selvilerden, şu bulutlardan öteye
Duyuyor musun neler neler fısıldıyor fırtına
Yum gözlerini cennette uyanalım!


T.KURT

15 Nisan 2009

yine uzağa dair



Sana çekirdek almıştım
Çıtlatırız diye.
Bırak saçların dağınık kalsın
Bak gece vardiyası da paydos etti
Elif be'yi öğreniyor yetmişlik Ayşe nine
Sabah kimi gazetelerde güneş doğmuyor
Zaman artık o zamanlar değil
Uzak, upuzak insan kendine bile...


t.kurt

14 Nisan 2009

MASAL





Eskiden, daha bir tırtılken
Yaslanır kozamızın ipek duvarına
Deli divane düşler kurardık...

Bak hava boncuk boncuk dışarıda
Bir mandala tutturulmuş içimiz dışımız
Sus! Ejderhaları uyandırma.

t.kurt

12 Nisan 2009

Sebepsiz






Her şey uzaktır kimi yıldızlar kadar
Kimi yanı başında bir kaya gibi suspus.
Ve bilirsin güneşe boylu boyuna uzanınca yılan
Kav değiştirir acılarına gerinerek.

İnsanın içinde açılan keçiyolunda
İnatçıdır gülüşü sevdanın
Kaldı ki; sevilmese ne çıkar, sevdikten sonra…

t.kurt

11 Nisan 2009

Aşka dair.






Hani bir ipin ucunda rüzgâra bırakır ya sevincini bayrak
Hani denizine kavuşamadan ölür ya kimi ırmaklar
Hani karanlıkta kalır ya bazı bazı küçük bulut, gözyaşına yağmur deriz ya hani
Hani bir dal tomurcuk tomurcuk uçkun verirde uzatır ya başını masmavi göğe çiçek çiçek…

Öylesi sevebilmek seni
Öylesi dokunabilmek göğsünün yumuşaklığına.

t.kurt

10 Nisan 2009

El Dorado'yu aramak




Serin vaat edici bu nisan gecesi sokak lambalarının ışığında kaldırım taşlarına bir gözyaşı iriliğinde düşen yağmur taneciklerine dalıp gitmişti gene. Daldıkça arınıyor; külden çamura, çamurdan kana, kandan cana yeniden hayat sunuyordu içindeki yelkovan kuşlarına.

Uzakta, karanlık ıssız gecenin öte ucunda bir yıldız değdi gözüne. Yüzü ışıdı. Şeker pembesinden süt mavisine yumuşadı yanakları. Şefkatin, adanmışlığın izinde paytak paytak emekleyen minik ördek yavrularının sımsıcak yüreğiyle onu çağırıyordu El Dorado’ya mayısın ateşten sesi. Sustu. Bir efsunlu gülümseme uçkun verdi dudağının ucundan. Aşkın ve hayalin altın şehrine yumdu gözlerini.

El Dorado oradaydı! İnananlar için bir adım uzakta.


t.kurt

9 Nisan 2009

SANA DAİR


Bak yine yağmur yağıyor
Sevincini pay ediyor nisan
Apansız adın düşüyor aklıma
Neyimi bölüşsem çoğalıyor seninle.


t.kurt

3 Nisan 2009

CAVBELLA




Bir nilüferdir bedenin
İçine bir şairin masmavi ellerini daldırdığı.
Ki bataklıkta ince ince çınlar güz kavallarının sesiyle.

Bir kadife çiçeğinin gözleriyle karanlık baksa da kimi
İçimdeki sus çiçeklerinin mayıs coşkusudur
Düşlerimin iki altın düğmesidir umutsuzluğun ikliminde.

Erguvani sabahların lâl sessizliğinde
Kurşuni kubbesinde göğün ışıldarken nisan güneşi
Çıtır çıtır yaşamaktır özlemini senin.

Bir çilek fidesini çorak toprağa tutturmak gibidir seni anlamak...

t.kurt

Yeni adresim

ara ara aşağıdaki adresimde yazacağım https://atesinsesi.wordpress.com/ /