26 Eylül 2011

KAPKARANLIK

Boktan bir gündü. Kapkaranlık. Oysa bugün iyi olacak diye ummuştu. Rutubetlenmiş kibrit de ne ettiyse bir türlü yanmak bilmedi. Bir sigara içse, biraz kendine gelir, kafası açılır, sıkıntısı dağılırdı. Olmadı yakamadı. Başladı tırnaklarını yemeğe. Böylece biraz oyalandı, sıkıntısı dağılır gibi oldu. Serçe parmağını kanatınca emmeğe başladı, kanı tatlıydı. Boktan bir gündü. Kapkaranlık…
Dışarda gök gürlemeye başlamış oluk oluk yağan yağmurun penceredeki tıpırtısı iyice bunaltmıştı. Bunlar yetmezmiş gibi bir de midesinin guruldadığını hissetmeye başlamıştı. Ev tamtakırdı. Mutfağın altını üstüne getirse de bula bula bir tarafı çürümeye yüz tutmuş bir domatesle, bayatlamış bir parça ekmek bulabildi. Taşlaşmış ekmek dilimini ağzına atıp çiğnedikçe biraz rahatlar gibi oldu. Serçe parmağında kan pıhtılaşmıştı. Can sıkıntısı, açlık, yağmurun karanlığı, uzandı kanepeye. Sararmış tavanda badananın yutan boşluğu da ayrı bir can sıkıntısıydı. Boktan bir gündü. Kapkaranlık…
Yerde üst köşesi kaldığı yerden üçgen yapılmış kitap ilişti gözüne. Bir kedi gibi yattığı yerde gerinince yetişip aldı yerdeki kitabı. Üçgeni düzeltince dün gece kaldığı son paragraf belleğinde yeniden çınlayıverdi sanki. O sıra odanın aralık kapısı gıcırdadı. Sesin geldiği yana dönünce, aralık kapıdan karşı odanın duvarında üzeri sıva tamiratıyla kaplandığı için şişkin gözüken deprem çatlağı ilişti gözüne. Depremin karanlık sarsıntısı bir an içini titretir gibi oldu yeniden, kitap okuma isteği de o sıra soluverdi. Öylece bıraktı kitabı yere. Bir elini başının altına yastık yapıp sol yanına döndü, karşısında krem rengi bir duvar, bir adım atsa burnu sürtecekmiş gibiydi. İçindeki kederin izini sürmek istemiyor, bunun onu nereye götüreceğini biliyordu ya olmadı o an üst üste yaşadığı tüm bu sıkıntılar kaderini kamçılamış ona gene onu anımsatmıştı. Oysa bir daha hiç onu hatırlamayacak, unutulanlar mağarasında ona da sonsuz bir yer açacaktı. Olmadı. Anımsadı. Saçları yumuşacık, adının bütün anlamları mavi, hep suskun, hep kristal saflığında hiçbir şey değişmemişti ona dair anımsadıklarında. Dışarıda yağmur dinelmiş, pıtırtı kesilmişti. Oracıkta o an kalbine kurduğu panayırda oyunlar oynarken artık onun olmadığını anımsaması da gecikmedi. Her şeyden yoksunlaştı, küfürler etti kendine. Sesi titriyordu. Boktan bir günde bomboktu hali. Ve düşleri kapkaranlık…

tk

Yeni adresim

ara ara aşağıdaki adresimde yazacağım https://atesinsesi.wordpress.com/ /