16 Mart 2010

YİNE UZAĞA DAİR....

erik çiçekleri açmış
usul usul yağmaya başlamıştı yağmur
sonra güneş açtı
ama soğuktu daha, üşüyordum
ilk kez orada duydum içimdeki kayanın sesini
"daha ne kadar bekleyeceksin Zerdüşt"

yağmur birikintileri oyuklardan akıyordu
bıraksam kendimi ben de akacaktım ya
bir daha hiç duymadım o sesi
oysa şehir bütün seslerini üzerime salmıştı
hala üşüyordum
bir çiçeği koparır gibi koparabilseydim keşke kendimi
ölüm değildi bu. başka bir acıydı. bambaşka bir acı...

sonra neden bilmiyorum suskunlukları sevdiğimi anımsadım
ortalık kararıyor, usul usul dört bir yan ışıklara bürünüyordu
artık kimseciklerin kimseciklere okuma gereği duymadığı eski bir şiir gibiydi an.
ve işte o an
içimin bütün çilelerini unutup
uzak ve karanlık göğün yaldızlı göğsüne dokunmak geçti içimden.

t.kurt

2 yorum:

Kızıl dedi ki...

"Sonra neden bilmiyorum suskunlukları sevdiğimi anımsadım"...

Suskunlukları neden sevdiğini öğrenebilirsen, bana da öğret lütfen...

Hamiyet dedi ki...

Bir gün ansızın bir acı gelir yüreğe yerleşir sonra hr şeyden üryana bürünür ve suskunluk libasını giyinir insan hem de seve seve...

Yeni adresim

ara ara aşağıdaki adresimde yazacağım https://atesinsesi.wordpress.com/ /