1 Nisan 2016

şaka

puslu bir nisan günü uzaklardan gelecek sıkı bir şakayı beklerken schubet'in cello seranatını dinlerken uyuyakalmışım. rüyamda eskiden okuduğum bir romanı(arjantinli yazar humberto costantini'nin francısko sanctıs'in uzun gecesini) tekrar okurken buldum kendimi.bir arada rüyada olduğumu bilmeden önceden okuduğum sonuna neden benzemediğinide sordum kendime bu  okuduğum sonun.uyandım ,dışarda incecik ve serin bir yağmur başlamıştı ve müzik cd si hala çalmaktaydı. içimde beklediğim şey her neyse bir türlü yüreğimi ferahlatmamıştı,zaten ben oldum olası büyük düşler kurdumdu.eşit ve özgür bir dünya düşü gibi,oysa yaşadığım ülkede insanların çoğunluğunun kimi seçtiği ortadaydı.beni çoğul söylersek bizi başka bir zamanın kapısından geçirecek güzel bir şakayı beklemeyi hakediyordum,ama şakacı galiba bugünkü treni kaçırmıştı. kendime bu yaşadığımız günlere şaka gibi gelen bir şiir okumaya kara verdim.


bir fısıltı gibi içten
doğası gereği yalın ayak
bir çocuktum ben masallarda
bal kabağından saraylarda büyüdüm
fareden atlarla geçtim dörtnala gençliğimi
şimdi saatler gecenin çanını çalıyorken
bekliyorum en güzel şakasını AŞKIN
ama hiçbir şey büyüdüğümü fısıldamaktan başka bir şey söylemiyor kulağıma
çeviriyorum numarayı
hatlarda işkence sesleri
babil'in asma bahçelerini yakıyor barbar meşaleleri
düştüğüm yer asla bir tavşan deliği değil
güvercinlerin vurulduğu meydanlarda açıyorum gözlerimi



tk


1 yorum:

Azize dedi ki...

1 Nisaaaaan!

Yeni adresim

ara ara aşağıdaki adresimde yazacağım https://atesinsesi.wordpress.com/ /