hepimiz şu hayatın çekilmezliğinden, insanı mutsuz eden ve kendi tekilliğine gömen çağımızın sorunlarından bir kaçış yolu aramaktayız. günler gelip geçerken biz gökyüzünün her gün biraz daha uzağımızda kaldığını görüyoruz. dünyanın iyi günlerini bize anlatan bütün şairleri unutmak ve kafka'nın gregor samsa'sı gibi bir sabah pis bir böcek olarak uyanmak istiyoruz. peki ama neden böylesi karanlık bir fantazi düşlüyoruz, niçin kaybettik iyiliklere inancımızı?
mutsuzluklarımızın kum kitabında neden bir iz bile yok ondan?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Yeni adresim
ara ara aşağıdaki adresimde yazacağım https://atesinsesi.wordpress.com/ /
-
Yağız atın derisinde şaklayan kırbacın sesi Arnavut kaldırımlarıyla döşeli sokağın diğer ucundaki iki katlı ahşap evin önünde oynayan kızlar...
-
"Pazartesiler karışmış Salılara Ve hafta bütün bir yılla: Kesemez zamanı Bezgin makaslarınız sizin Ve günün bütün adları Yıkanıp gider ...
-
seninle anlam bulan kırmızı soluğum yüzümün o suskun mavisi her şey ölüyor sevgili. oysa sen çocuk İsalar gibisin hâlâ! öptükçe ellerini, ye...
1 yorum:
İnanmak, bir beklentiyi gerektirir ve kişi beklentilerine ulaşamadığında karşısındaki her ne ise doğal bir tepki ile tavır alır. Hele kaybedilen inançlar günden güne eklenen zincirler misali çoğalıyorsa bu tepkilerde ona keza çoğalır ve hayatın kendisi tüm yıkılan inançların nedeni oluverir.
________________
Şimdi yeniden güvenmek için şu dünyaya,
Her hayata bir masal çizmeli mutluluk fırçasıyla...
Yorum Gönder