Gece yarısı: 00:00
Guguk kuşu ötmeye başladı
Devrim..! Devrimm..! Devrimmm..!
Peşinden o horito sesiyle
Hamlet vari bir kahkaha attı kuş
Ha,haa,haaa..! deliceydi
kahkahası
Tam o sıra uyanıverdim. Dışarıdan
sabah ezanının hoparlör cızırtısına karışan sesi geliyordu. Sağ elim yorganın
dışında kalmış,üşümüştü. Oysa yatağın içi sıcacıktı. Elimi yorganın altına
çektim, olmadı yastığın altına soktum. Biraz ısınır gibi oldu. Sıcaklık ne
güzel şeydi. Ne de olsa cep telefonum işe gitme saatine kurulu, diye düşünüp yatağın
sıcaklığına iyice gömülüverdim. Gördüğüm rüyayı düşündüm, guguk kuşunun neden
devrim devrim diye öttüğüne,peşinden niçin o deli kahkahasını attığına pek akıl
sır erdiremedim. Bu biraz camımı sıkmadı da değil ama alt tarafı bir rüyaydı
işte. Dışarıda okunan ezan bitmiş,hoparlör imam tarafından kapanmış,cızırtıda
kesilmişti. Acaba minarenin ışıkları imam ezan okurken gene yeşil yeşil mi
yanıyordu? Tuhaf ama bu geldi aklıma. Bugün o bahçeli evdeki komşunun horozu da
nedense ötmemişti,genelde ezanla birlikte o da ötmeye başlardı. Belkide adam kesip yemişti horozunu, belli mi olurdu hani? Zaten karanlık suratlı, pis
sakallı herifin biriydi. Bir ara dün neler yaşadığımı düşünmeye yorduysam da
aklımı, pek değişik bir şey yaşamadığımdan olsa gerek tez vazgeçtim
yaşadıklarımı düşünmek düşüncesinden de. Komodinin üzerine koyduğum akıllı cep
telefonum geldi aklıma, daha doğrusu facebook'a girip kimin benim son
yazdıklarımı beğenip beğenmediğine bakmak. Narsistliğime güldüm, vazgeçtim bu
düşüncemden de. Bir tespih böceği gibi iyice dertop olup, tıpkı ana rahmindeki
bir ceninin pozisyonunda yorganın altındaki o sıcaklıkta kendi yalnızlığımla
baş başa kıvrılıp hiç bir şey düşünmeden saatin çalmasını bekledim. Gene de o
halde bile o geldi aklıma. Sıcacıktı. Sanki bir yağmur diner dinmez çıkan
ebemkuşağı gibi rengarenkti gülüşü. Yüzü karanlıkta bir yıldız tarlası gibiydi.
Bir tek kişi değil sanki tüm sevdiğim şeylerin toplamı gibiydi.Onu böylesi düşününce;
topuğundan kaldırıp Tanrıların ölümsüzlük suyuna batırdıkları Aşil gibi beni de
sanki topuğumdan kaldırmış öylece mutluluğun içine batırıvermişlerdi. Ona iyice
batmıştım ki cep telefonumun alarmı çalmaya başladı. Bu ekmek kavgasının
bugünde başladığının habercisiydi. Belkim de öten gene o guguk kuşuydu. Kim bilir!
tk
4 yorum:
gibiyi bulmak gerek öyküde yaşamadaki gibiyi. yalın olanı gerçek olanı..
guguk kuşu'da öyle olmuş, sevdim:)
kalemine sağlık.pek güzeldi...sevdim bu yazıyı...
ve kimsenin aklına guguk kuşuna sormak gelmedi... gerçekten öyle miydi?
gül
https://www.youtube.com/watch?v=pbfY4ui4aaw
Yorum Gönder