kıyı boyu yürüyüp boş bir banka oturdu. geçen gemileri izledi epey bir zaman. sonra sıkıldı. hafif esen rüzgardan epey bir üşümüştü. demli bir çay içip kendine gelmek için eyüp dayının barakasına gitmek geçti aklından. kalkıp usul adımlarla yürüdü iğne yapraklı çamların arasında. yolu yarılamıştı ki eyüp dayının bu kış öldüğünü anımsadı. olduğu yere çivilenip kaldı. küfürler etti kendine. ama unutmuştu işte...
sabah uyandığında; eve nasıl geldiğini, soyunup nasıl yatağa girdiğini anımsamadı. öyle halsizdiki öğleye kadar kalkmadı yataktan. ayağa kalktığında sokakta buldu kendini. erken açmış erik çiçekleri gülümsüyor, serçeler öğlen sıcağında ekmek kırıntısı aranıyordu. tren garının merdivenlerindeki büfeden bir gazete aldı. başlıkları söyle bir gözden geçirip iki adım ötesindeki çöp tenekesine attı gazeteyi. trende cam kenerına oturup yol boyu rayları izledi. çeliğin yüzünde ışıldayan bahar içini ısıtıyordu. ama bu da sıktı onu. kendime bir ödül vereyim bari , diye fısıldadı yüreğine.
Sonbahar-ki acının değişmez dipnotudur-
Sesinin solgun göğünde
Küçük bir yıldızla bir harfi tutuşturur.
Savrulur her yana kavruk kelimelerle,
Yüreğini acıyla buruşturur.
Bakışının pasıyla zırhlanan dünya,
Binlerce pıtrak yapıştırır yüzünün kumaşına
Sonbahar-ki doyumsuz bir aşkın sonudur.(m.ALTIOK)
trenden iner inmez bir sigara yaktı. insanların, çınarların, güvercinlerin arasından geçip ona kavuştuğu meydana vardı. çiçeğe durmuş bir dal gibiydi gözleri...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Yeni adresim
ara ara aşağıdaki adresimde yazacağım https://atesinsesi.wordpress.com/ /
-
Kimi kadınlar vardır nehirlere benzer Denize dökülmeyi düşler masmavi bakışları Oysa bir tek zamandır bunu başarabilen Işığ...
-
Suların duru, masalların gri olduğu bir ülkede; saçları temmuz güneşinde kızaran başağı andıran, gözleri karanlıkta gümüş ayd...
-
bilir misin lavanta kokusunu? hiç rastgeldin mi gün batımına? çok konuşasın varken,susup kaldığın olmadı mı hiç? yoksa ...
6 yorum:
çiçeğe durmuş bir dal gibiydi gözleri...
Bazen bir haylaz güneşe aldanırsın kış vakti,mevsimi sanırsın..şaşkın erik ağacıdır yürek.. Çiçeklenir.. Sonra birden.. Kaybolur güneş.. Aklın başına gelir , mevsimi farkedersin.. Yanar erik ağacının bütün çiçekleri.. Susarsın...
sonbahar kolları hep kısa gelen bir hırkadır bana.. dökülen diye sandığımız sadece yapraklar mı?
keşke sadece bu yüzden sevsevdim bu mevsimi...
bi ucunda kalmış öteki baharım!
"trenden iner inmez bir sigara yaktı. insanların, çınarların, güvercinlerin arasından geçip ona kavuştuğu meydana vardı. çiçeğe durmuş bir dal gibiydi gözleri..."
geleceğe doğru hiç umut taşıyamadığım,
içinden geçtiğimiz yaşam sürecinin şu günlerinde
özlemmmm...
sadece
sevgilinin o yumuşak bakışlarında, o sıcak kollarında sonsuza kadar uyumayı, bir daha hiç uyanmayıp yok olan dünyayı görmemeyi düşlüyorum..
yalnızca ülkem değil tüm dünyayı bekleyen kaos giderek öylesine etkisi altına aldı ki beni, ne çiçeğe duran erik dalları, ne ılık ılık esen bahar yeli...
hiç biri mutsuzluğumu gidermiyor.
içimi ısıtan tek hayal sevgili kaldı.
sevgimle kal ateşinsesi. çavbella.
sonbahar ki acının değişmez dipnotudur. Nasıl da ısrarla hep ordadır ve hiç bir yere kıpırdamaz. Bir de bahar öncesi acılar vardır ya, işte nlar daha da derin bir yerler yazarlar kendilerini. Öyle drinliklere inmiştir ki referansları, ne görmek mümkün, ne de dokunmak. ama hissettirdikleri acı hep ordadır. En ortasında hissiyatımızın, ve de tam ucunda kalemimizin.
Sevgiyle kal dostum,
benmeral
hani bir şarkı vardı
....
Şimdi ay usul, yıldızlar eski
Hatıralar gökyüzü gibi
Gitmiyor üzerimizden
Geçen geçti
Geçen geçti
Hadi geceyi söndür kalbim
Şimdi uykusuzluk vakti
.....
bu şiir, defterimde var. inanın sayfanız çok çok aşina bana.
defterlerime çok yakın..gerçekten şaşırtıcı..
Yorum Gönder