25 Mart 2009

SONSUZ AŞK





Denizin yüzünde uçsuz bucaksız yayılmış çarşaf gibiydi mavi. Sabah yeline kendini umarsızca bırakmış martılar bu sonsuzlukta oradan oraya keyfince süzülüyordu. Bulutlar da olmasa yer gök bir birine karışmış sanırdınız...

Kadın esen sabah rüzgârını boynuna dolamış, ardında izlerini bırakarak sahil boyunca çıplak ayak yürüyordu. Ara ara eğilip kıyıdaki çakıl taşlarının pırıltılı yüzlerini topluyordu, aradığı yüze benzeterek. Ansızın durdu. Bu sonsuz maviliğe baktı. Ay teni kendini denizin kollarına bırakmak istiyordu. Üzerindeki her şeyden kurtuldu. Göğüslerinin kara üzüm tanesi gibi uçları suya düşmüş karanfil yaprağı gibiydi. Teni mavinin yüreğinde kulaç atarken beline vuran ışıkla lapinalara benziyordu. Özgür martılar gökte, o denizde, kadın ruhu her yerdeydi...

Tüm balıklar onun özgür ruhunu görüp, birbirlerine fısıltıyla onun güzelliğini anlatmaya başladılar. Bir zaman sonra kulaktan kulağa aralarına katılan bu özgür ruh, tüm maviliğin dilinde bir masala dönüştü...Lapina sürüleri, yengeçler, denizanaları, midyeler, akrepler, yunuslar, mercanlar hayranlıkla onu konuşuyordu. Oradan geçmekte olan Kılıç balığı’nın kulağına da gitti tüm denizin bildikleri...

Yavaşça kadına yaklaştı. Gördüğü güzellik aklını başından almıştı. Kadının etrafında döne döne yüzüyor, çığlığa benzeyen sesiyle onu selamlıyordu. Kadın önce korkuyla sahile doğru yüzmeye başladı ama içindeki derinliklerden gelen ses, Kılıç balığı’nın ona zarar vermeyeceğini fısıldıyordu. O sesi dinledi...

Kadın Kılıç balığı’nın özgürlüğüne tutundu; Kılıç balığı kadının aşkına. Maviliklerle vals edercesine suları yara yara yüzmeye başladılar. Ara ara denizin üzerine düşen sabah güneşi de onlara katılıyordu. Denizin oğlu aradığını bulmanın coşkusuyla bütün balıklara aşkını haykırdı, kadınsa martılar gibi çığlık atıyordu sevinçten. Saatlerce yüzdüler...

Derken vakit geceye vardı, ortalığı usul usul kaplayan karanlıkta ışıldayan büyülü bir fener onları davet eder gibi bir yanıp, bir sönüyordu uzaklarda. Yüreklerinin kapısı aynı şarkının sol anahtarıyla açıldı, ışığın yolunda sonsuz aşka doğru yüzdüler. Işığa vardıklarında kadın çoktan bir denizkızına dönmüştü. İşte o günden beri sonsuz aşkın güzelliği ışık kadar hürdü tüm yüreklerde...


T.KURT

3 yorum:

Seyyah dedi ki...

miço çanları boşuna çalmıyormuş. bu masaldan da güzeldi. evren dilinde söylenen yürek türküsü... sonsuz ve boyutsuz...
yüreğine sağlık!

... dedi ki...

ruhların özgürleşmesi...rüya gibi

Uzağa Giden Kadın dedi ki...

Ben fotoğrafa bakmaktan diyeceklerimi unuttum. Çaldım bunu haberiniz olsun...........

Aşka Dair dizisinin ardından gelen tüm öykülerde bir coşku var. Yinelenen temaların içinde başka tatlar..

Ama bu sanırım daha başlangıç!

Yeni adresim

ara ara aşağıdaki adresimde yazacağım https://atesinsesi.wordpress.com/ /